top of page

DEPREMDEN DOLAYI TAZMİNAT SORUMLULUĞU

Ülkemizin büyük fay hatları üzerinde konumlandığı ve yıllar içerisinde artan deprem vakalarına bakıldığında depremden dolayı tazminat sorumluluğu konusu daha fazla önem arz etmektedir. Müteahhit tarafından yüklenilen inşaat işi çeşitli idari izin ve denetimlere tabi olmanın yanı sıra diğer birçok uzmanla da çalışmayı gerektiren, teknik bilgi isteyen bir iştir. Tüm bu unsurlardaki eksiklik ve hukuka aykırılıklar müteahhidin sorumluluğuna sebep olabilmektedir.


1-) Müteahhide Açılacak Tazminat Davasında Neler Talep Edilebilir?


Depremden dolayı tazminat sorumluluğuna gidildiğinde pek çok talep aynı davada ileri sürülebilir. Zarar görenin söz konusu aykırılıklar nedeniyle uğradığı maddi ve manevi zararların yanı sıra can kaybı halinde destekten yoksun kalma, tedavi ve cenaze giderleri ile yaralanma halinde ekonomik geleceğin sarsılması, çalışma gücünün kaybı, tedavi giderleri ve kazanç kaybı da depremden dolayı tazminat sorumluluğu kapsamındadır.



2-) Müteahhide Açılacak Tazminat Davasında Görevli Mahkeme Hangisidir?


Davacı ile müteahhit arasındaki hukuki ilişkinin niteliğine göre tazminat davası asliye hukuk ya da tüketici mahkemelerinde açılabilmektedir. Zarar görenin yakını vefat etmişse, yakını ya da kendisi yaralanmışsa açılacak dava şahıs varlığına ilişkin olacağından (HMK m. 2) dava asliye hukuk mahkemesinde görülecektir. Müteahhidin aynı zamanda satıcı olduğu durumlarda tüketici mahkemesi görevli olacaktır. Zarar görenin tüketici olup olmamasına göre uygulanacak hükümler ve izlenecek yol farklıdır.


3-) Müteahhide Açılacak Tazminat Davasında Kimler Davalı Sıfatını Haizdir?


Dava konusu binanın inşaası işini üstlenen müteahhidin yanında inşaa işleminde görev alan kişiler de davalı olarak davada yer alacaktır. Binanın statik projesini hazırlayan, uzmanlık alanlarına göre; yapının, tesisatı ve malzemeleri ile birlikte ilgili mevzuata, uygulama imar planına, ruhsata, ruhsat eki etüt ve projelere, standartlara ve teknik şartnamelere uygun olarak inşa edilmesini denetlemekle mesul mimar ve mühendislerin de depremden dolayı uğranılan zararlardan sorumluluğu doğmaktadır.


4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun m. 3'te yapı denetim kuruluşlarının da sorumluluğuna yer verilmiştir. Madde gereği yapı denetim kuruluşları denetçi mimar ve mühendisler, proje müellifleri, laboratuvar görevlileri ve yapı müteahhidi ile birlikte yapının ruhsat ve eklerine, fen, sanat ve sağlık kurallarına aykırı, eksik, hatalı ve kusurlu yapılmış olması nedeniyle ortaya çıkan yapı hasarından dolayı yapı sahibine karşı, kusurları oranında sorumludurlar.


Bununla birlikte sayılan kişilerin sorumluluğunun doğup doğmayacağı her somut olayın özelliğine göre farklılık arz edecektir. Bu noktada davanın tazminat davalarında uzmanlık bilgisi bulunan avukatlar tarafından takip edilmesi önemlidir.



4-) Davada Mahkeme Nasıl Karar Verecektir?


Yargıtay'ın günümüze kadar gelen içtihatlarına bakıldığında depremden dolayı tazminat sorumluluğuna gidilen davalarda bazı uygulamaların yerleştiği görülmektedir. Bu uygulamalardan biri olarak, açılan tazminat davası, binanın yapımı sırasında yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre incelenecektir;

"...Yapının yürürlükte olan yönetmelik hükümlerinden daha üstün nitelikte yapılacağına dair bir sözleşme bulunmadıkça binanın yapımı sırasında yürürlükte olan mevzuat hükümlerine uygun olarak inşa edilip edilmediği incelenmektedir..." ( Y. HGK. E. 2017/15-254 K. 2020/6 T. 14.01.2020).

Bir başka uygulamaya göre ise her türlü mevzuata uygun inşa edilmiş olsa bile depremin şiddeti yüksek ise binanın hasara uğraması kaçınılmazdır, bu nedenle hakkaniyet indirimi yapılmaktadır;

"...Bina, plan ve projesine, imar düzenlemelerine ve deprem yönetmeliğine uygun yapılmış olsa bile, gerçekleşen depremin 7,2 şiddetinde olduğu göz önünde tutulduğunda binanın deprem nedeniyle hasara uğraması kaçınılmazdır. Bu itibarla uygun bir hakkaniyet indirimi yapılması da gereklidir (Y. HGK. E. 2012/786 K. 2013/318 T. 06.03.2013)..." 

Hakkaniyet indirimi binanın hafif ya da ağır hasarlı olduğu veya yıkıldığı durumlarda da uygulanmaktadır. Bölgenin birinci derecede deprem kuşağında yer alması, zemin sıvılaşması gibi haller de hakkaniyet indirimi sebebi olarak kabul edilmektedir.


Üçüncü olarak, yıkılan yapı "kaçak" olarak ifade edilen projesiz ve ruhsatsız bir yapı ise davacıya da kusur atfedilmektedir;

"...Yapının kaçak olduğunu bildikleri veya bilebilecek durumda olmaları nedeniyle yapı sahibinin de kusuru bulunmaktadır..."(Y. 4. HD. E. 2020/474 K. 2020/4558 T. 23.12.2020). 

5-) Dava Zamanaşımı Süresi Nedir?


Depremden dolayı tazminat sorumluluğuna gidilmeden önce dikkat edilmesi gereken bir nokta da zamanaşımı sürelerinin geçip geçmediğidir. Somut olayın özelliğine göre müteahhidin ağır kusurlu olduğu durumlarda zamanaşımı süresi daha uzun tutulmuştur. TBK m. 278'e göre yapının teslim tarihinden başlayarak beş yılın ve müteahhidin ağır kusuru varsa yirmi yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.


Can kaybı ve yaralanmaları da kapsayan bir diğer hüküm ise TBK m. 72 gereği zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır.


Satış sözleşmesine dayalı talepler bakımından TBK m. 244 gereği yapının ayıplı olmasından doğan davalar, mülkiyetin geçmesinden başlayarak beş yılın ve satıcının ağır kusuru varsa yirmi yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.


4708 sayılı Kanun m. 3'te yapı denetim kuruluşlarının sorumluluğu ise yapı kullanma izninin alındığı tarihten itibaren, yapının taşıyıcı sisteminden dolayı on beş yıl, taşıyıcı olmayan diğer kısımlarda ise iki yıl ile sınırlandırılmıştır.



Son olarak, yukarıda sayılan hususların yanında somut olayın özelliklerine göre uygulanacak hükümler ve izlenecek yol değişkenlik göstereceğinden açılacak tazminat davası için mutlaka hukuki destek alınmalıdır.







Comments


bottom of page